Cumartesi, Mart 24, 2007

İçmek mi lazım?

Bilemedim nedir bu hallerim... İçimde bir bit var, kıpırrrr kıpırrr... biryeri kemiriyor, bitiriyor, oh doydu derken tam soluklanacakken başka yere geçiyor... Çözemedim çözemiyorum...

Çok ilginç bir zaman çok ilginç bir mekanda buluyorum hep kendimi... Başkalarını saf sanacak kadar akıllı ve aynı zamanda baskalarını akıllı sanacak kadar saf değilim... Ama yine de içimi burkmalarına izin veriyorum... İdeallerimden, bildiklerimden şaşmayacağım diyorum, ama sonra ''amaaan neyse'' deyip geçiyorum...

Yaptıklarını küçümsemediğim ama sözüne saygım olmayan bir hoca bu uykulu halimde bana bunları yazdırıyor... Oysa kafamda daha saatlerce yazacak bir sürü şey, hemde bambaşka şeyler var... Uzun zamandır alkollü birşeyler içmiyorum ve dolayısıyla içime attıklarımı dışarı vuracak hale gelemiyorum... Zaten en fazla dışarı vurduğum halim pek fazla kimsenin okumadıgını düşündüğüm bu sayfa olduğundan da pek fazla içimdekileri dışarı vurduğumu söyleyemiyorum...

Peki bunları neden yazdım? Uzun zamandır yazmıyorum da yazmak için içmem lazım gibi bir bahane uydurmak için mi? Yoksa bu anımla ilgili gelecekte kendime bir not bırakmak için mi? Yoksa içmeden yazabildiğime örnek olsun diye mi? Belki de beni içmeden bile bu kadar yazdıran şeyi unutmamak en kabul edilebilir cevap... Bunun kesin cevabını veremiyorum ama sürekli aklıma bir cikletten çıkan duvar yazısı geliyor... ''Hiçbirşey yapmayan biri, asla yanlış yapmaz!''

İlk bakışta herkese iyi sözmüş dedirtecek bu duvar yazısına ise benim daha acı bir sözüm var... Düşünüyorum da bu sözü kendime söylüyorum... Gerçekten acı verici... Hiçbirşey yapmayan biri asla yanlış yapmaz, buna katılıyorum; ama doğru birşey yaptığını da hiçbir zaman söyleyemez... Bence herkesin bunu kendi kendine sorması lazım... Hiçbirşey yapmayarak belki de en düyük yanlışı yapmıyor muyum? Yanlış yapmamak için bir sürü doğruları yapmadığımı görüyorum... İşte içimdeki bit bu... İçimdeki bit benim, başka bir deyişle ben bir bitim, hem de 186 boyunda 81.2kg* ağırlığında...
[*Daha geçen Eylül'de tartıda 95 görüyordum... Çok iyi bir beslenme alışkanlığı ile bu duruma geldim. Aferin bana! :)]

Baştan beri kaybolup geri gelen ''bit'' li canlandırmalar hep şu cümle için... Olayıda beraberinde anlatayım... Dün içimin sıkıntısından duramayıp akşam vakti soluk bile almadan ve hatta suluk bile almadan bisiklete bindim... İçimi sıkan olay malum, herhalde ömür boyu unutmam [Diplomamı aldığım gün için yazdıklarıma bak... :( ], bisiklete biniyordum ve bana şu cümleyi söyletti; '' AğğğğĞĞH! Bittim beee! Bütün enerjim tükendi bir anda...:(( ''. Ardından önce nefesim tükendi sonlar dizlerim çözüldü ve pedal çeviremez oldum... Bisikletten inmeden kendime geldim ama o anda mutlu olmanın ne kadar değerli olduğunu anladım. Çünkü zerresi yoktu etrafımda... [Bisiklete binerken böyleydim... Binmiyor olsaydım ne olurdu tepkim, halim korkuyla merak ediyorum... Belkide biraz abartıyorum ama... ]

Uzun süredir yazmamışlıktan dolayı aklıma bir sürü şey geliyor... alakalı-alakasız ama bir sürü şey... Umarım yarın uyandığımda bunlar bana saçma gelmez... Silmeye değiştirmeye kalkmam... Şu andaki hissiyatım ile üstte yazdıklarımın kabul edilemez olduğunu düşünmüyorum... Yine de sevgilerimi ve saygılarımı sunmaya çalışıyorum...

Tunç
galiba ''Zemheri'' ayında...

Yayın Başlığı: Herkese Duyurun :P

Başlık yazıyla çok alakalı değil, Blogger'ın Başlık açıklama yazısıyla biraz laf ebeliği... Gelelim konuya; Bir video ve düşündürdükler...