Cuma, Temmuz 13, 2007

Kim bilir?

Bugün bu soruyu çeşitli bahanelerle çok kez kullandım. Herhangi bir şarkıda geçtiğinden değil, aklıma geldi. Ancak sohbeti bir şekilde o şarkılara çevirebildiğim birçoklarının malumudur. Geyik olmaya dursun, hemen yönümü dönebiliyorum ona doğru :). İyi ama neydi o şarkılar? [Kim bilir? ... biraz düşünüp hatırlamaya çalışalım, bakalım aklınıza ilk ne geliyor, başka neler geliyor?]

Elime kağıt kalem alıp birşeyler yazmamın sebebini ise bir ben bilirim. Belki de bunu okuduktan sonra kafanızda bazı fikirler oluşacak ama hala'da bir ben bilirim diyorum... buna göre düşünün!. . İletişim sorunlarıyla ilgili uzun süredir aklıma gelenleri bugün yazıyorum. İnsanlarla iletişim kurduğunuzda tamamen kusursuz olacak diye bir beklentim yok, ancak bunun için biraz çaba sarf etmelerini beklemek yanlış değil, işe yarar... bence!

Dediğim gibi iletişim kusursuz olmasını beklemiyorum; illaki bazı kusurlar olacak... Belki kelime seçiminde, belki söyleme tarzında, belki o gün içinde bulunulan histe, halde, havada, düşüncede vs. vb.. Ancak bunların yol açtığı yanlışlığı fark ettiğinizde hatanızı düzeltme, belkide bir küçük özür ile iyi niyetinizi belirtmeden zarar gelmez.

Sohbetlerinizde karşınızda* karşılıksız bir şekilde iyi niyet belirtisi size zarar getirmez, güzel birşey derler. Ancak bunun sizin için yorucu ve sıkıcı olduğunu unutturmamakta gerekli. Beklentilerin yorucu olduğunu Zardanadam söylüyor zaten, bu başka bir yazının konusu... Ama insanların gözünde yüksek beklentilere yol açarsanız bazı sonuçlarda görünürde* kusurlu olmanız kaçınılmaz oluyor... Hata yaptığınızda sürekli boynunuzu büküp özür dilerken karşınızdakiler benzer durumlara düştüklerinde sürekli gurur yapıp bunu dillendirmezse hatta hiç böyle bir şeyi düşünmez ise o zaman canınız sıkılacağı kesindir. Bu normaldirde, çünkü beklentileri poh-pohlayıp yükseltende sizsiniz.

Başlıkta kim bilir? yazmışız, şarkının birinin hatırlattığı gibi çok belirgin aslında; bu gidişin bir dönüşü olacak mı sorusunu sorduruyor. Seçim zamanı herkesin ''bu böyle gitmez!'' dediği bir zamanda benim böyle gitsin dememi ancak bazı eklentilerle uygun hale geliyor. Düşünce yapısında bir süre susmak kendini dinlemek en iyisi derler. Herkesin kırgınlık, kızgınlık gösterdiği zamanda sessizlik, sakinlik katmak hem ortamı yatıştırır hemde insanların kendisini tartmasına yol açar... Tüm bunların sonunda okuduğum birşeylerden aklıma gelenler oluyor... Bu tür piskolojik durumlarda insanların nasıl hareket edeceği, nasıl davranacağı tahminler içerisinde yerini alıyor.

Haadi hayırlısı...
Tunç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yayın Başlığı: Herkese Duyurun :P

Başlık yazıyla çok alakalı değil, Blogger'ın Başlık açıklama yazısıyla biraz laf ebeliği... Gelelim konuya; Bir video ve düşündürdükler...