Pazar, Temmuz 22, 2007

İğneyi Kendime, Çuvaldızı Kendime...

Blog yazıyorum, birşeyler yazıyor karalıyorum, birşeyler anlattığımı düşünüyorum... Belki birileri okuyor kendini vererek, belki çok uzun-çok zor okuması deyip göz gezdiriyor, belkide kimisi dalga geçmeye yer arıyor.

Blog yazarken amacım ne, en azından amaçlarımdan biri ne diye düşünürken aklıma bu söz geldi. ''İğneyi kendime, çuvaldızı kendime...'' bir deyimin değiştirilmiş hali olan bu söz bence çok şey ifade ediyor. Yukarıdaki 3 okuyucu türünden hangisi olursanız olun bu açıklama sizin işinize ve benim kendimi anlatmama yarayacak diye düşünüyorum. (Aslında birde ben varım okuyucular arasında acaba ne yazmışım diyip arasıra okuyan, ama bu siz değilsiniz, eminim :) [kendime niye siz diyeyim.])

Genelde blogda aklımda kalan anıları not etmesi yada bazı iletişimleri, ilkel görüşüm ve farklı bakış açıları katarak geleceğe iletmeyi düşünüyorum. Elbette bunları apacık yazmıyorum ama yazıyorum. A, B ve kimi zaman C...'lerin oldugu iletişimlerde A'nın B'nin veya C'lerin kim olduğu ve bunlardan hangisinin ne zaman ben oldugumdan bagımsız olarak yerine koymalar yapıyorum.

Birinde esas kahramanlardan A oluyorum, olsam ne yapardım, ne beklerdim, ne duymak isterdim vs. vb. düşünüyorum. Bir de bu beklentilerin karşı tarafı olup nasıl görüldüğünü yada ne bekleyip, istediğini düşünüyorum. Bazende, C'lerin biri olup dışarıdan bu beklenti vs işinin nasıl görüldüğünü canlandırıyorum.

Bazı yazılar işte bu işlemlerden geçip oluşuyordu... Bu işlemler elbette çözüm olmuyordu, ama herşeyi bilip çözmekte mümkün değil, avunuyorum :). Bir sürü veri işlem oluyordu. Hem kimseyi kırmamak, incitmemek adına hem de adil olmak adına en beğendiğim böylece ortaya çıkıyordu. İletişimlerimde içimde kalan söyleyemediklerimi, unuttuklarımı veya yanlış anlaşılabileceleri böylece içime atmıyor, kendimce dışarı vuruyor, hem kendimi rahatlatıyor, hemde kendimi tanıyordum. Bir şekilde susarak kendime yalan söylemeyide engellemiş oluyordum.

Bu yöntemle en azından bazı durumlarda kendimden emin olup tekrarlarında daha açık, daha uygun yolu bulmuş oluyordum. Belki iletişimler çok yavaş ilerleyip çok zor oluyordu, ama sürekli kontrolümde ve istenmeyenden uzak oluyordu. İğneyi kendime çuvaldızı kendime batırıyordum, şarkıdaki gibi benim karıştığım sınırlarımı bilemediğim durumlarda...

Tunç
14 Tem 2007 21.30-22.30
Not: Yazmışım ama şu anda yazdıklarımdan bende birşey anlamıyorum :D. Neden neyi düşünerek yazmışım ki? Ya da ne olmuş silinmiş kafadan bütün izler? Hayırlısı artık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yayın Başlığı: Herkese Duyurun :P

Başlık yazıyla çok alakalı değil, Blogger'ın Başlık açıklama yazısıyla biraz laf ebeliği... Gelelim konuya; Bir video ve düşündürdükler...