Çarşamba, Nisan 23, 2008

Bisiklet Alırken...

Merhabalar,

Eğer bir bisiklet kullanıcı olmak, gezilerinizi daha kendinize ait kılmak, ulaşımınızı daha çevreci, sağlıklı ve eğlenceli kılmak istiyorsanız diyeceklerim var! Bu işe yeni başlarken, yani bisiklet alırken önce bir bütçe belirler, sonra fikir alışverişi yapar ve karar veririz. Bu fikir alışverişlerinde bilgi kirliğine kapılmamak, kötü niyetli olmayan yandaşlıkları iyi sorgulamak ve ihtiyaçlarını daha iyi anlamak için, gerektiğinde bir adım geri atıp, kafayı toplamak için biraz fikir paylaşayım dedim.

Daha geçen gün bir arkadaşıma yeni bisiklet alma bahanesi ile mağazaları gezinip fikir sorduk, bilgi aldık... Bu gezinti sırasında sık gerçekleşmeyen bir şekilde tercihleri yakın ama farklılık gösteren 3 arkadaş alıcı olacak arkadaşa eşlik ettik. Bunun yanında şans eseri bir arkadaşa daha rastladık ve tavsiyelerde bulunurken kendimizi de az da olsa sorguya çektik... Burada ogün olanlardan, aklımda kalanlardan bahsedeceğim.

Bugünün şartlarında; Kaçkar Bisiklet, Bike&Outdoor, Trek gibi markaların mağazalarını gezdik. Bunlar gibi güvenilir mağazalarda bütçemize uygun olan Corratec, Trek, Scott, Kron, Sedona markalarının modelleri arasında dolandık, bakındık ve arkadaşımıza yukarıdaki sınırlamalar içerisinde 2 seçenek verip kendi kararımızı açıkladık; ideali ... oldu.

Burada sakın bu modeli aldık vs gibi birşey beklemeyin. Bunu alın, iyidir tavsiyesi beklemeyin. Mühim olan arkadaşımızın doğru bir karar almasına yardımcı olmaktı... Aklımda olanları da tazeyken paylaşayım dedim. Buyurun;

İlk olarak kısaca kendi bisiklet alma zamanımdan bahseder isek; bir sürü okudum, gezdim, tozdum. En sonunda birçok ünlü marka-model arasından mağazada ilk defa gördüğüm Amoeba Hussar diye anılan bir bisiklet aldım... Deore veya Acera donanımları araştırdım; tercih ve tavsiye ile Acera olanını kendime fiyat, güvenilirlik ve performans bakımından uygun bildim. Şu anda bisikletimi geliştirmek daha yüksek bir modele çıkmak gibi fikirlerim olsa da o gün yaptığımın arkasında olmamamı gerektirecek hiçbirşey olmadı.

Alışveriş öncesinde iyi bir bütçe kararı vermek gerek; örneğin 650 ytl civarlarında kask eldiven vs. ile birlikte eder cebimizdeki para olsun... Bu açıdan bakınca size kadro boyundan şüphe etmeyeceğiniz, kask, eldiven vs'yi de hesaba katarak bir bisiklet seçmenizi hatırlatırım... Bisiklet bakarken bunlara göre bakıp daha sonra adım adım öncelikleriniz ile km saati, tayt-şort vs, suluk, suluk tutucu(kafesi), bisiklet pompası, yansıtıcı veya ışıldak, tamir takımı vs gibi ihtiyaçlarında çıkacağını unutmayalım. İlk başta hedef ideal tanışma şartlarını belirlemek olmalı. Bu bakımdan Bisiklet ile birlikte kask, eldiveni de dahil edip bütçe yetmiyor ise pompa, yama takımı ve/veya yedek lastik'i hediye olarak almaya gayret edin.

Ayrıca dediğim gibi yeni başlayan birisi iseniz; işin ayrıntısına çok fazla hakim olmamaktan dolayı bazı sohbetler-araştırmalar sonucu edinilen yarım-yanlış bilgilere ''düşmemeye'' gayret etmenizi tavsiye ederim. Düşmek derken; bir donanım için yeteri kadar önemsenmediği veya fazla abartıldığı şeyler olduğunu tecrübe ettiğimizden sizin de daha sonra hesap sorabileceğiniz, kişilerin sözlerine daha fazla önem vermenizi hatırlatırım... ''X'in kadrosu çok iyidir'', ''S'ler çok estetikler'', ''B'ler uçarlar vallahi'' gibi ayakları yere basmayan tariflerden kaçının... Bu tür ihtiyaçlarda doğrudan bisikletçinize güvenin, güvenmediğiniz bisikletçiden alışveriş yapmayın.

Örneğin kimi insanlar bir tavsiye gerektiğinde çok kolay şekilde kadrosu daha sağlam, daha ergonomik vs gibi sözler söyleyebiliyorlar... Bunlara kanmayınız. Neye göre? Kime göre? Hangi sebepten sorularını hatırlayıp; Ne söz konusu kadroyu sınırlarında kullanacağınızdan, ne de ergonomisinin size uygun olduğundan emin olmadan adına, reklamına, kullanıcıları ve taraftarlarına kanmamanızı tavsiye ederim... Sırtına semer giymenin sizi beygir gibi koşturmayacağı gibi; şampiyon bisikletçilerin bisikleti sizi şampiyon yapmaz! O bisikletler o sporculara uyuyor olabilir, ama sizin bedeninize daha uygun açılar, tasarımlar başka bisikletlerde olabilir. Sırf daha ünlü diye hiçbir markaya taraftar olmayın, olanları fazla ciddiye almayın. S'ler çok iyidir gibi kişiden kişiye değişebilecek hapları-boş genellemeleri yutmayın.

Model marka vs eleştirmeden önce bisikletin görünütüsünden bahis açayım; mühim birşey... Elbette gözünüze hoş gelmeyen birşeyi alın demek değil amacım ama 1-2 hafta içinde aldırış etmeyeceğiniz bir özellik için 2 sene için gezilerinize kötü bir arkadaş seçmeyin. Örneğin sırf siyah renkli diye cıvık yeşil renkli, özellikleriyle öne çıkan modeli ziyan etmeyin. [Bu söz özellikle İlhan'a]. Önceliğiniz iyi birşey almak; sırf daha iyi gözüküyor diye kötü birşey almayın.

Donanımlara gelirsek; örnek verdiğimiz fiyat aralığında var olan modelleri iyice tartın. Bir üst seviye modelleri öğrenip neden daha üst olduğunu sorun. Bir süre daha sabredip, para biriktirip daha iyi birşeyi en baştan alma olanağını da göz önünde bulundurun. Sadece 20 ytl fark ederken Shimano'nun Acera seviyesi vites-fren donanımları yerine Altus'u tercih etmeyin[bu da öncelikle İlhan'a]. Daha ucuz olanın neden daha ucuz, daha pahalı olanın neden daha pahalı olduğunu anladıktan sonra marka-model güvenilirliğine iyi bir alt sınır belirleyin. Sizin için süper sağlam bir kadro ne kadar önemli iyi düşünün... Sağlam sözünün de ihtiyaçlarınız için yeterliliğini hatırlayın.

Umarım faydalı olur birilerine, ileride daha da genişletirim diye düşünüyorum, şimdilik bu kadar...
Tunç

1 yorum:

  1. akıl veren çok para veren yok...
    eline sağlık dostum faydalı olmuş

    YanıtlaSil

Yayın Başlığı: Herkese Duyurun :P

Başlık yazıyla çok alakalı değil, Blogger'ın Başlık açıklama yazısıyla biraz laf ebeliği... Gelelim konuya; Bir video ve düşündürdükler...