[Dario Frederik (www.wholeathlete.com) egzersiz bilimi mastır'ı yapmış, bir spor piskolojisi mezunu... ]
Çalıştırıcı(antrenör) ve egzersiz uzmanlarının karşılaştığı en ilginç durum, çalışma fizyolojisinin en basit şekilde sporculara anlatılmasıdır. Elbette en genel hedef, sporculara faydalı bilgiler sağlayıp en başarılı çalışma ortamını sunmaktır. Ancak bazı kavramların basite indirgenmesi yanlış anlaşılmalara yol açabilmektedir. Laktat'da bu üzüntü verici kaderi paylaşanlardandır.
Laktat ya da Laktik asidin yorgunluk(bitkin düşme?) durumundan sorumlu tutulması aslında çok karmaşık bir işlem olan kas çalışmasının anlatımında düşülen bir yanlış anlaşılmadır. Egzersizin artmasıyla birlikte laktat miktarının artması ve yine egzersizin artmasıyla yorgunluğun artması bazılarımızın ''laktat artımı yorgunluğa neden olur'' diye yorumlanmasına(kabul etmesine?) yol açmıştır. Bu yanlışı açıklamak için örnek vermek gerekirse; eğer biz kalp atım ritmini anlamamış olsaydık ve birisi kalp atım ritmiyle yorgunluğu ilişkilendirseydi ve egzersizle birlikte hem kalp atımı hem de yorgunluk arttığı için; ''kalbin ne kadar çok atarsa işte o kadar yorulursun'' deseydi aynı bunun gibi yanlış bir sonuca bağlama olurdu. Elbetteki biz kalp ritminin yorgunluğun kaynağı olmadığını biliyoruz. Aynı laktat'ın yorgunluğa neden olmadığı gibi...
Laktat meselesini iyice anlayabilmek için hem iyi biyokimya hem de iyi bir fizyoloji bilgisi gerekmektedir. Bununla birlikte, güncel birçok fizyoloji ders kitabı bile(2004) laktat içeriği bakımından geçersiz durumdadır. Sadece birkaç yol gösterici (ve ne yazık ki çok yeni olmayan) kitap laktat metabolizması konusunda kabul edilebilir(yol gösterici?) durumdadır.
Yaygın olarak bilinen birkaç yanlış anlaşılmayı sınarsak;
- Laktat birikimi kaslardaki yorgunluğun nedenidir...
Yanlış! Laktat yorgunluğa neden olmaz ve bunun aksine çok kullanışlı ve verimli bir enerji kaynağıdır[2].
- Kandaki laktik asit, laktat analizör'ü ile ölçülebilir.
Yanlış! Kanda laktik asit bulunmaz. Üretildikten sonra en kısa sürede laktik asit olduğu düşünülen madde laktat ve hidrojen olarak ayrıştırılır(Ayrıntı aşşağıda var). Laktat analizör'ü kandaki laktat(kullanışlı bir yakıt) yoğunluğunu ölçer.
- Laktat arıtımı ve laktat dayanımı(derecesi?) vücudun yorgunlukla nasıl başa çıktığının göstergesidir.
Yanlış! Laktat yorgunluk kaynağı olmadığından dolayı, kandaki laktat arıtımı vücudun laktat'ı ne derece yakıt olarak kullanabildiğinin göstergesidir. Vücud laktat'a dayanmaktan öte, glikozdan önce enerji kaynağı olarak kullanır[6].
- Laktat ölçümü başarım ölçütü olarak güvenilir bir kaynaktır.
Bu çok tartışılmış bir konudur. Laktat üretimi egzersiz yoğunluğuyla birlikte ilerleyerek artmasına rağmen, laktat'ı yakıt olarak kullanma yeteneği kişiden kişiye, çalışma düzeyine, beslenmeye ve dinlenmelere bağlı olarak değişiklik gösterir[5]. Ayrıca laktat'ı yakıt olarak kullanma yeteneği, sürdürülebilir en yüksek iş yoğunluğu ve laktat'ın kandaki bulunma miktarı(egzersiz durumuyla ilişkili olarak?) ile çeşitlilik gösterir[4]. Bu açıklama ile durağan bir laktat seviyesinin başarım ölçütü olarak geçerli bir belirteç olamayacağını belirtir.
- Laktat değerlerinin ölçümü sürdürülemez iş yoğunluğunda yorgunluk kaynağı olan hidrojen birikimini yansıtır.
Laktat ve hidrojen oksijensiz(anaerobic) metabolizma ürünleridir. Hidrojen birikimi yorgunluk oluşumuyla balantılı olsa da, kandaki laktat miktarı ile birebir oranda bir ürün oluşmaz. Daha da önemlisi, bazı kanıtların gösterdiği kadarıyla, hidrojen birikiminden başka mekanizmalar sürdürülemez iş yükü altında kas yorgunluğunun birincil sebebi olarak belirlenmiştir[8,9].
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder