Pazartesi, Ağustos 27, 2007

Yalan Söylemek

Hayat çok ilginç, insanlar sizi anladığını sandığı zaman aslında hiçbirşey anlamamış oluyorlar... Bitişleri başlangıçları hiç çözemiyorlar... Oysa ben bunu istemiyorum, geçen gün Levent'in bir arkadaşını anlatırken kullandığı gibi Sosyal zekası gelişmiş insanları istiyorum.

Yazılarımdan birinde bir söz yazarak bitirmiştim; Yine de sevgilerimi ve saygılarımı sunmaya çalışıyorum... demiştim. Bu sözün ne anlama geldiğini anlayamayanlara çok üzülüyorum. Onlara o yazıyı baştan sona okumalarını ve bazı şeylerin ne zamandan beri farkında olduğumu düşünmelerini istiyorum. Yalan söylediğinizde o yalanla ilgili kesin bilgiler sizin ne kadar alçalabileceğinizin ölçütüdür. Ve ben bunu ne yazık ki birileri için ölçmüştüm.

Yalanlarınız için teşekkür ederim. Bana hayata dair bir tecrübe daha verdiniz. Ancak sizin için çok üzgünüm. Sizleri daha fazla yakınımda, yakınım olarak görmek istemiyorum.


Yine ve yine de sevgilerimi ve saygılarımı sunmaya çalışıyorum...
Tunç

Pazar, Ağustos 12, 2007

Misafir Umduğunu Değil, Bulduğunu Yer

Az önce tv izlerken birşey gördüm... Bir tv programında başka bir programının yapımcısı konuktu ve kendi programını anlatıyordu... Konuk programcı Bruce Parry diye birisiydi; Discovery Channel için Going Tribal diye bir program yapıyormuş kendisi. Bu programda bazı kabilelere konuk olup onlara uyum saglamaya, onları anlamaya calışıyor vs... Programın linki burada, yakın zamanda videoları vs indirip program hakkında bilgimi arttıracağım sanırım...
Link

Peki bu programda nedir bu kadar ilgimi çeken derseniz, cevap şöyle olacaktır; İlgimi çekecek kadar görüntü izlemedim, ancak programını anlatırken söyledikleri birşeyler çağrıştırdı, yazıya dökeyim dedim. Aklıma gelenler ise şöyle duruyorlar;

Bruce abimiz konuk olduğu kabileleri anlamak, daha iyi tanımak ve yakın olmak için onlarla birlikte, onlar gibi yaşıyor... Yemek olarak onların yediği kurtları yiyor, ilaç olarak onların böceklerini, zehirlerini kullanıyor, kulağını temizlemek için onlar gibi ufak kurtları kulağının içine sokuyor [:S] vs vb. Avlanmak, beslenmek, temizlik vs tam olarak onlar gibi davranıyor... Böylece anlamaya çalıştığı kabilelerin kendisini daha iyi kabul edeceğini düşündüğünü belirtiyor... Eğer onların yediği bir kurt'u iğrenç bulup yemezsem bu ufacık ayrıntıdan bile rahatsız olabiliyorlar diyor[ne acı!]. Onlara bir misafir olduğunu ve iyi bir misafir olmak için uyum sağlamanın gerekliliğini dile getiriyor. Bencede çok haklı! İnsanlar içinde olmak istediği ortamlara, koşullara uyum sağlamayı bilmeliler...

Bruce abinin kabilelerle olan ilişkilerini insan işkilerine, iletişimine uyarladığınızda ise karşınıza bir gariplik çıkar. Ev sahibi olursunuz, insanların sizin koşullarınıza uymasını beklersiniz. Aynı başlıktaki atasözümüzdeki gibi. Ancak kaçırdığınız birşey vardır, bu atasözü insan ilişkilerini tanımlamak için yetersiz kalır. İletişimdeki çift yönlülükten dolayı kendinizi ev sahibi olmanın bütün havasıyla gösterişiyle yüklerken aynı zamanda misafir olduğunuzu unutursunuz. Uyulmasını beklediğiniz beklentilerin birde karşılığı olduğunu, sizinde uymanız gereken bazı beklentiler olduğunu unutursunuz. Kimi zaman misafirinizi kusurlarıyla yargılar, kimi zaman yorar, hırpalarsınız; malum unuttunuz ya! Bu unutmada tabii ki size ev sahipliği yapanın fazla anlayışlı, fazla hoşgörülü olmasıda kusurlardan biridir. Bu anlayış ve hoşgörü yüzünden doğru olanı bilemez göremezsiniz, taa ki gün gelip ev sahibinin sabrı sınıra dayandığında, sizin de bir misafirliğiniz olduğu ev sahibi tarafından hatırlatılıncaya kadar. Önce belli belirsiz bir huzursuzluk kaplar içinizi, sonra apacık bir ev sahibi sorunu gün yüzüne çıkar. Hatta kimi zaman Avrupa'dan misafirlerim gelecek evi boşaltın diyenleri bile çıkar.

Bu tür durumlarda hep bir burukluk kalır insanın içinde; ev sahibi kiracı ilişkisi soruna dönüşür. Bunun çözümü ne zamanı geriye sarmak, ne özürler dilemek ne de geçmişteki hataları keşke yağmuruna tutmaktır. Bunlar sadece sorunu daha da büyütür ve göz önüne getirir. Bu yaprağını böcek sardı diye bir ağacın koskoca dalını kesmek ve bunun sonucunda koca ağacı[kimseye yaş odun deme iması içermiyor :)] kökünden kaybetmek gibi bir durum diye gözümde canlanıyor.

Yapılabilecekler konusunda ise aklıma üstte Bruce abimizin de dikkatini çeken aslında ufacık ayrıntı olanlara kabile zihniyetiyle takılıp kendini burmamak en iyisidir. Kendinden daha değerli neyin var ki onu yıpratıyorsun... Ayrıca böyle bir durum ile ilgili aklıma bir Zardanadam şarkısında geçen söz geliyor; ''beklentiler yorar insanı''. Şarkının geneliyle belki alakası yok ama beklenti deyince aklıma iyi anlamlarla bu söz pek sık geliyor. Kimseden şımarık, nedensiz şeyler beklememek gerektiğini, böylece var olmayan sorunlar üretmemeyi ve üremiş olan sorunları temelinden ortadan kaldıracak bir tavırda olunacağını düşündürüyor.

Tunç
Zorlukları hızla değil, sabırla aşacaksın!

Cumartesi, Ağustos 11, 2007

Gökova Bisiklet Buluşması


Bir forumda gördüğüm haber; evet bisiklet ile ilgili... Buralarda bulunsun gözümün önünde. Zararı gelmez! :) Hatta birileri buradan görür de ilgi gösterir kim bilir :).

Bir bisiklet forumu olan BisikletForum aracılığıyla tanışan insanların buluşmak için Valilik, GSİM gibi resmi kurumlarla ilgili işleride halledip yasal hale getireceleri etkinlik. Umarım bende katılırım...
Sanırım Gökova'da bisiklete binmek için bundan daha iyi bir bahane daha uygun bir ortam bulamam, bulamazsın, bulamazlar; bulunmaz...

Olay ise şudur...

GÖKOVA PEDALLARIMIN ALTINDA BİSİKLET BULUŞMASI–1

Arkadaşlar Merhaba,


Bizler Muğla Bisiklet Platformu çevresinde toplanmış, ülkemizde ve dış ülkelerde çok sayıda bisiklet turuna katılmış, amatör olarak uzun mesafe bisiklet sporu yapan, bisiklet yarışlarına katılan, bisiklet sporunun yaşamımızdaki hayati önemi ve toplumsal sağlık açısından güçlü rolüne inanan, doğayı aktif olarak seven ve koruyan bir ekibiz.

Muğla Bisiklet Platformu olarak amacımız bisiklet sporunu temel araç olarak kullanarak, insan sağlığı, toplum sağlığı ve çevre sağlığını korunmak, sağlıklı bir toplum için gerekli şartları yaratmak, yaşam kalitemizi düzeltmek, çevremizi yerel ve küresel açıdan korumaktır. Ülkemizde ve dünyada barışın sağlanmasının yanı sıra doğa dostu bir spor olan bisiklet turizmi yolu ile, ülkemizde spor ile turizmi birleştirmek, bir kültür ve turizm kenti olan ilimizde spor ile doğanın ve kültürün korunması, geliştirilmesi ve toplum içinde yaygınlaştırılması ve ülkemizde bir ilk olarak her yıl ilimizde bir bisiklet buluşması gerçekleştirilmesi, bu buluşmanın Gökova Körfezinde uluslar arası bir şenlik havasında her yıl tekrarlanarak gelenekselleştirilmesi için faaliyette bulunmaktır.

Ekolojik bir spor dalı olan bisikletin aynı zamanda bir ulaşım modeli olarak ülkemizde bisiklet kullanımını ilerletmek ve teşvik etmek, ulaşım planlaması ve yönetimin dikkatini, bisikletlilerin gereksinimlerine çekmek, bisiklet turizminin, ülkemizde bir turizm alternatifi olarak gündeme sokulmasını sağlamak, çölleşmeyle mücadelede dünyaya örnek bir hareketi Türkiye'den başlatan TEMA ’nın mücadelesine destek vermektir.

Bisikletçiler kendilerine ait bisikletleri ve kamp malzemelerini kullanacaklardır. Konaklama, su ve tuvalet bulunan herhangi bir kampingde yapılacak, yemekler lokantada yenilecek veya bakkal vs den temin edilecek ve sporcular tarafından hazırlanacaktır.

Parkur
1. gün: Akyaka- Akbük- Ören- Çökertme (60 km)
2. gün: Çökertme– Mazıköy- Çiftlikköy- Bodrum (65 km.)
3. gün: Bodrum- Datça Körmen Lmn.(feribotla)- Bördübet- Amazon (45 km)
4. gün: Amazon- Hisarönü- Marmaris- Uçurtma (37 km.)

Tarihler
Başlangıç tarihi ve yeri : 25 Ekim 2007 Perşembe Akyaka
Bitiş tarihi : 28 Ekim 2007 Pazar Marmaris

İletişim için; H.Can DEMİREL hcandemirel[@]hotmail[.]com

daha ayrıntılı bilgi linkteki forumda...
Link

Yayın Başlığı: Herkese Duyurun :P

Başlık yazıyla çok alakalı değil, Blogger'ın Başlık açıklama yazısıyla biraz laf ebeliği... Gelelim konuya; Bir video ve düşündürdükler...