Pazartesi, Aralık 21, 2009

İGK'da ilk senem sona erdi...

Hey blog, naber?

Bu yazıyı İGK'da neler yapmışım neler olmuş aklımda kaldığı kadarıyla not edeyim de sonra geri döner hey gidi heyy derim diye yazıyorum. Sonra geri gelip okuduğumda bu ne lan demeyim diye de bu açıklamayı yazıyorum. Bu yazıyı niye yazmışım demeyeyim diye de bir önceki cümleyi yazdım. Bir önceki cümleyi... Bir önceki cümleyi... Bir önceki cümleyi... diye devam eder...

İGK bünyesinde ilk yarışım bir Pist Şampiyonası; bir sürü yarışa kayıt yapıp görevlendirilmemekten sonra bir daha kayıt mayıt yapmayacağım dediğim bir zamanda denk gelen bir görevlendirme... Körfez Pistinde 2 deneyimli gözetmen ile birlikte görev aldığım 2 gün bulunmakta... Bu görevlerde bayrakların kullanım durumları hakkında uygulamalı görgü sahibi oldum.

Daha sonrasında İSOK istanbul rallisinde ilk ralli görevim verildi. İlk gün antrenmanda antrenman karnelerini doldurmayla başlayan görev, akşamında herkesler gösteri etabında görevli iken elimi kolumu sallayarak dolaşma imkanı tanıdı... İkinci günde ise Darlık etabında Sektör 8 olarak gün boyu toz yutmak ile tamamlandı...

İMK tarafından organize edilen Gece Rallisi ile ilk Servis Çıkış'ı görevini de tecrübe ettim. 19 Aralıkta yapılan terfi seminerinde anlatılan toplama girişi-çıkışı konulu bahisler biraz hatırladıklarımı karıştırsa da, bu konuda iyi bir ders aldım.

Bozhane'de Tırmanma yarışında görev alıp Etapta yeterince Sektör olduğu için yerim değiştirilerek araçların start almadan önce düzenlenmesindeki arkadaşa yardım etmekle görevlendirildim. Hiç olmadık bir yerde kaza yapan bir kamyon nedeniyle çok ilginç olaylar meydana gelmesi ile basit bir organizasyonun ne kadar karışabileceğine de şahitlik etmiş oldum...

İlk Off-Road yarışı deneyimi Şile'de 5. ayak'ta engelli etapta görev alarak gerçekleşti... 1 günlük kısa ve eğlenceli görev sonucunda bir yarışmacının kapı devirdiğini tespit etmemize itiraz etmesi sebebiyle komiserler kurulu toplanıp itirazı değerlendirip beni ve bir diğer kapı gözetmenini sorgulması nedeniyle gecenin körüne kadar geri dönemememiz gibi bir olay gerçekleşti...

Daha sonrasında TR Pist Şampiyonası ve Porsche Track day birleşik etkinliği Tuzla'da bir pist'te gerçekleşti. İlk gün kule şef'inin gelmediği görevde Sefa'nın sohbeti ve hikayeleri ile bayaa birşey öğrendim. İlk gün o kadar verimli geçmiş ki ikinci gününde saat 11.00'e kadar uyuyup servisi vs kaçırıp evde Moto GP izlemekle ve Valentino Rossi'nin 9ncu şampiyonluğunu ilan ettiği töreni izlemek durumunda bulundum.

İkinci Off-Road yarışında bir Off-Road aracı için asfalt etap sayılabilecek bir ortamda 2 gündüz 1 gece olmak üzere 3 etap boyunca sektörlük yaptım. İkinci gününde önceki tecrübelerimden heyecanını ve sorumluluğunu beğendiğim için Engelli Etap rica etmiştim ve kabul edilmişti. Manzaralı ve aynı zamanda sert rüzgara karşı 1 engel için gözetmenliğim vukuatsız geçip gün tamamlanmış oldu.

Son yarış olarak ise Castrol sponsorluğunda Tuzla-Şile Civarlarında gerçekleştirilen İstanbul Mahalli Yarışında donmak ile görevlendirilerek yılı tamamlamış bulunmaktayım. Buz gibi bir hava'da aç, susuz ve açıkta bırakılarak destekçi gözetmenlik-güvenlik işinin ne kadar acı verici hallere bürünebileceğini tecrübe etmiş oldum.

19 Aralıkta girdiğim sınav ile terfiyi alabilirsem daha farklı tecrübeler edinebileceğimi düşünmekteyim. Terfiyi alamazsam da yuh artık nasıl olur deyip farklı şeyler düşünebilirim.

Şimdilik bu kadar,
Tunçu

Çarşamba, Kasım 11, 2009

Küresel Isınma Hakkında Farklı Düşünceler...

http://www.sciencedaily.com/videos/2007/0603-can_carbon_dioxide_be_a_good_thing.htm
Bu link 1 olsun, yazılı ve video'da söylenenlere dikkat edelim...

Sonra http://www.sciencedaily.com/releases/2009/11/091110141842.htm linkini okuyalım... Dünyanın CO2 ile neler yapabildiği hakkında neler bildiğimizi düşünelim... Kaynağı nelerdir, bilmediğimiz hangi kaynaklar vardır ve bunun yanında nerelerde kullanılır ve bilmediğimiz hangi koşullar-ortamlarda sarf edilir...

Sonra dünya hakkında görüşlerimizi biraz geliştirmek için http://www.sciencedaily.com/releases/2009/11/091109121117.htm linkindeki haberi okuyalım...

Üzerine bir de şunu sos serpelim... http://www.sciencedaily.com/releases/2009/10/091029161532.htm

Son olarak'da bu haberi okuyunca aklımıza gelen izostati sonucu dünya yüzeyinin değişimine bir yorum getirelim... http://www.sciencedaily.com/releases/2009/11/091105121207.htm

Bence küresel ısınma hakkında söylenebilecek çok fazla şey var...
Dünya ısınıyor ama ısınan atmosferi mi yoksa atmosferinin sadece alt katmanları mı daha da yoksa uzay'da atmosferinin dışlarına dogru da sıcaklıga etki etmekte mi?

Bu konuda net bilgim ve dayanağım olmadıgı için biraz araştıracağım, ondan sonra kafamdakileri ortaya derleyip koyacağım...

Söyleyebileceğiniz birşey varsa beklerim burada, bu arada...

Tunçu

Not: http://www.sciencedaily.com benim çok işime yarıyor, size de tavsiye edering.

Pazartesi, Kasım 09, 2009

Bu Siteler var ya... :)

Selam gelecek,

Ben bu haftalarda bu siteleri gördüm, buldum, abone oldum vs... Bu siteler biraz kafa dağıtmada biraz kendimi geliştirmede biraz da merak ettiğim soruların çözümünde fayda sağladı bana... Yarn öbür gün unutursam bakmak için de koydum buraya...

Olur da bir yabancı gelir görür ise, benzer konularda ihtiyaçlarını vs altına yorumlasın bulduklarım, bildiklerimi paylaşayım bu konuda...

Birinci site benden başka fazla bir insana yarayacağını düşünmediğim bir site... Lisa Tauxe tarafından Ocak 2010'da çıkacak bir kitap ve onun eklentisi programlar ile ilgili sayfa... Kaliforniya ellerinde Paleomanyetizma ile ilgilenen Prof. L. Tauxe aşağıda alıntıladğım cümleleri ile oldukça beğenimi kazanmış durumdadır...
''Although there is a lot of free software available for plotting and analyzing paleomagnetic data, it is important to understand how these programs work, what the calculations actually are and what they mean. There is no better way to learn this than to write your own code. You may well end up using one of the excellent products available because they are easier or “prettier”, but you still need to understand what the programs are doing. In this book, you will be asked to make plots by hand and write some rudimentary programs for plotting and analyzing data. We encourage the use of Python and here take the beginning steps to help you learn it.''

Daha fazla bilgiyi http://magician.ucsd.edu/Essentials/index.html likinden bulabilirsiniz.

İkncisine gelir isek bir sitedir kendisi... Yakın zamanda yapılmış bilimsel çalışmalar ile ilgili röportajlar, özetleme ve yorumlama haberleri içermektedir. Yer Bilimleri, İklim Bilimleri ve diğer bir sürü bilim dalındaki çalışmalardan hazırlanmış özet bilgiler ile güzel kafa zenginliği sağlamaktadır. Linki ise http://www.sciencedaily.com/ şeklindedir. Bir süredir ve bundan sonra uzun bir süre şüphesiz açılış sayfam olarak bilgisayarımda kayıtlı olacaktır.

Sevgilerimle,
Tunçu ''yine!''

Perşembe, Ekim 29, 2009

AWK!

Bugün dedim ki!

''Bütün dertleri sırayla çözmeye karar verdim... Ancak hangisinden başlayacağım da bir dert oldu, iyi mi?'' E peki nedir başlıktaki AWK!

Eğer cidden merak edilir, AWK nedir denilirse biraz sözlük karıştırılır... Görülür ki ''uygunsuz'' ve ''Unix'in özelliklerini de taşıyan oldukça güçlü bir yığın dili'' tanımları seslisözlük'te mevcuttur...İlkini aynen ikincisinden de oldukça güçlü bir kısmı alınır ise... ''Oldukça güçlü uygunsuz bir söz'' olarak kullandığım anlaşılır. Son olarakta alfabemizde resmi olarak olmayan W'yu ters yazarsak hislerime tercüman olunur.

Ben şimdi dile getirmeden küfür etmiş oldum sanırım... Bu bir yetenek mi bilemiyorum ama çabama takdir gösterdim biraz...

Neyse, çok ta tak ıl mı yor um... zamanı gelince çözülür elbet çözülecek olanlar, çözülmeyecek ise de zaten uğraşmanın anlamı yok. Salla gitsin beyauu...

Tunç
Blog yazmak nefes almak gibi, nefesini tutmak ise hiç bana göre değil gibi gibi...

Çarşamba, Ekim 28, 2009

Deneme, Deneme 1, 2...

Hail Ho! Neden blog yazmıyorsun?

Yok yok sana demiyorum bana diyorum... Katlanılabilir iki cümleyi bir araya getiremeyen bir toplumun üyelerinden bir de blog yazmasını beklemek zaten salaklık kremalı mucize olur. Blogger menüsünde her ''sonraki blog'' linkine tıkladığımda bu toplum kökenli bir blog çıkmamasına şaşırmıyorum. Neyse üstteki soruya gelelim. Bu soruyu artık kendime sormaz olmuştum, hatta onlar için ne ifade ettiğini tahmin bile edemesem de, soran arkadaşlara da haksız bulamayacakları güzel gerekçeler ile cevap verip benim zerre sıkıntımı bile almayacak bir bahiste konuşma meşguliyetinden de kurtulmuş oluyordum.

Bugün biraz birşeyler yazasım geldi, haydi dedim... Hem gelecek çalışma(konsept beyau) için pasımı atmış olurum, hem de okuyup beğenmediğim kitaplarda bile olan ''toparlama bölümü bakımından'' eksik kalmam. Sonra arkamdan falan kovalar blog, aman... Buradaki gibi şeyler yazmaya hevesim yok değil, belki de eser devam ederim... Encek, artık daha farklı şeyler ile ilgili içeriğim de olsun istiyorum. Geleceğime mektuplardan başka bugünü keyifli hale getirmek için birşeylere-hedeflere ihtiyacım var. Az önce dinler olduğum şarkı** sayesinde hatırladığım gibi ''eskiden daha keyifli, daha dertsizdim...''. Bugün keyfimi yerine getirecek çokşeylere ihtiyaç duyuyorum.

** ile vurgulanan şarkıdan da biraz bahsetmek gerek; orta okul zamanlarımı hatırlatmakla birlikte sözleri benim şu anki halime yazılmış gibi... Daha önce hiç bu kadar zamanı uyumlu hissetmemiştim. Bir de şarkıdan önce Zardanadam'ın Kafam Seninle Güzel albümünden Gidiyor Gençliğim şarkısı dinlenirse sanırım şu anki hissime daha yaklaşılmış olabiler.

İnsanlara öyle gözükmüyor olabilirim ama içten içe pek bi sıkılıyorum... Eskiden de elbette dertlerim varmışdır, ''abartıyorsun lan!'' dediğim de oluyor... ama şu anda yoktu gibi hatırlıyorum... Sanırım bunun içinde biraz hatıramın güçsüz olmasına sevinmeli, alkol'e destekleri için unutmadan teşekkür etmeliyim...

Neyse bu kadar yazdıktan sonra yeni projeye az-buz yer ayırmalı... Turgut kardeş ile konulu geyik muhabbetleri yapıp bunları yayınlayacağımız bir blogumuz olsun mu lan deyiştik. Hem kendimize hem de eskisi kadar sık görüşemediğimiz arkadaşlara kafayı boşaltmaya birşeyler sağlamış olma bahanesi ile kendi geyik kabiliyetimizi denetleyip kapasitemizi arttırmada bize faydası olacağına inanıyorum.


Tunç
Ohh be! İyi geldi birşeyleri bloga vurmak...

Perşembe, Temmuz 23, 2009

Elimin Altında Bulunsunlar

Selam olsun yine bizim ellere...

Eskilerde dinlediğim şeylerdi, trende bir anda aklıma esmişti, birini buldum sonra diğerleri arkasından geldi... İlk aklıma gelen en altta sonrasında bulduklarım sırasıyla üstüne geldi... Dahasını da ekleyebilirim listeye ama şimdilik bu kadar yeter sanırım...

Buyrun ilginize, ilgime...
Son olarak;


Daha;


Ayrıca;


İlk olarak;


İyi seyirler,
Tunç
Not: Facebook'a bulaştım blog'u unuttum iyicene... iyiden iyiye bir düzenleyip tekrar canlandıracağım burayı, söz olsun gelecekteki ben :)

Çarşamba, Temmuz 08, 2009

b i s i k l e t l e: Delmece

b i s i k l e t l e: Delmece

Geçmiş günlerde Delmece yaylasına bisiklet ile gitmiştik... Hem mevcut tembeliğimden hem de bir kez daha gidip öyle yazmayı istememden birşey yazamamıştım... Turda gezilen mekanlar hakkında, görülen olaylar ve hissedilenler ile ilgili bu linkte birşeyler bulabiliriz...

Ayrıca gezilen mekanlar ve çevre iller ile ilgili şu linklerden faydalanmak fayda sağlayacaktır... Yalova çevresi için yapılan çok faydalı bir girişim olan MAVİ_YEŞİL YOL ile ilgili http://www.yesilmaviyol.com/proje.asp ve http://www.yalova.gov.tr/harita/harita.html linkleri tam keyfinize göre...

İyi okumalar,
Tunç

Pazartesi, Haziran 15, 2009

Bugün Sözlük Okudum

Selamlar,

Birisine gidip bugün sözlük okudum dediğimizde çok entel işi, biraz havaya girmiş, burnu havaya kalkmış gibi bakılırdı... Ama internet alemi ile birlikte biraz bilgi kirliliği biraz ise eğlenceli bir şekile bürünen sözlüklerden birkaç seçme ekliyorum buraya... Nasıl geldim bunları okumaya, nereden başladım bilemiyorum ama ulaştığım nokta buralar ve ben komik bulup kaydetmek istedim...

1- ?

2-?

3-?

Neyse vaz geçtim, bu da böyle bir yazı olsun... Herkesin ilk 3'ü durumuna göre farklılık gösterir... Beğenilerimi, düşüncelerimi bu kadar açık etmek, artık göstermek istediğim bir davranış biçimi değil... sanırım...

Pazartesi, Nisan 20, 2009

Kafanı Kullan Buna Mecbursun





Bu video'yu izleyince ilk başta alışılmış ve (bence) haksız İsmet Paşa eleştirileri geliyor aklıma, İsmet Paşa şöyle kötüydü, böyle kötüydü diyip A. Menderes ve ondan sonra gelen ve onunla aynı yolda gidenleri övme gayreti taşıyor gibi bu video. Ancak hedef İsmet Paşa gibi gösterilip Atatürk'e laf söyleme gayretlerini hissetmekteyim...

Sinan Çetin'in benim tarafımdan hoş karşılanmadığı beni tanıyanlar tarafından bilinmektedir. Kendisinin ne olduğunu hala anlamlandıramamış ve kendisine ve kendisi gibilere herhangi bir takdir edilesi görev biçememişimdir...

Sinan Çetin'in bu video'yu hazırlamasına bir söz söylememekteyim. Bildiğim kadarıyla onun ideolojisinde birisinden beklenecek bir davranıştır, takdir etmemekteyim... Ancak böyle bir video'yu öven insanlara diyeceğim vardır; önce insanın biraz kafasını kullanmasına gerek vardır...
  • Türkiye'de ilk Radyo kaç yılında kurulmuştur?
  • Ne amaçla kurulmuştur?
  • Ekrandan geçen birkaç sayı ile ifade edilen tarihte Atatürk hayatta mı? Yasaklanma kararında ne şekilde etkili olmuştur?
  • Bu video bundan çok ileri tarihlerde geçmişe yönelik bir belge olarak kullanılabilir mi?
Bu soruları kendine sorup, cevabını almadan bu tür videoları övgü dolu ifadelerle yaymak yanlış olur diye düşünmekteyim... Eksik ve maksatlı hazırlanmış bir videodur, altında art niyet ararım demeyi borç bilirim. Şimdi soruların cevabını vermeye çalışayım...

''6 Mayıs 1927 Tarihinde Türkiye'de ilk radyo yayını Eşref Şefik tarafından Sirkeci'de vatandaşlarda radyo alıcısı bulunmadığı için hoparlörler ile yapılabilmiştir.''(Alıntı-1)

Türkiye'de Radyo gazeteci Sedat Nuri İleri ve Hayreddin Hayreden isimli amatör telsizci'nin çabaları ile kurulabilmiş. Milletin geri kaldığı ve bu tür yenilikleri hazmedemeyeceğini düşünerek hükümet yetkilileri tarafından redd edilmiş. Hayreddin Hayreden'in kendi ürettiği radyo'yu Ata'ya dinletme fırsatı bulmasıyla beraber ise yolu açılmış... Radyo alıcısının denenmesi sırasında Rus radyosunun propaganda yaptığını fark eden Atatürk, derhal radyo kurulması girişimlerinin hızlandırılmasını sağlamış.(Alıntı-1)

Buradan radyo'un kuruluş amacının Rus radyosunda şahit olunduğu gibi devrimlerin anlatılması ve toplumsal fayda niyetinin etkisinde olduğu kolayca anlaşılabilir. Yanlış anlaşılma da olmasın, tabii ki meydana gelen yanlışlıklar vardır. Ancak bu yanlışlıkların meydana gelmesinde asıl sorumlu kişiler, bugün bu konuları iyice anlamadan, sorgulamadan paylaşanlar bir ortak özelliğe sahiptir; kafasını kullanmamak...

Ekranda geçen tarihte ise Atatürk Cumhurbaşkanı'dır. Yaptığı bir konuşma ile(Alıntı-2) (1 Kasım 1924) yayınlardaki Türk Müziğinin yeterli düzeyde olmadığı ve geliştirilmesi gerektiğini, Rusların, Avrupalıların kendi müzikleri için yaptığı evrensel düzeye yükseltme işleminin Türk Müziği için de yapılması gerektiğine inancını dile getirmiştir. Bu konuşması nedeniyle de bahsi geçen video'da olaylar art niyetle yorumlanmış, eksik bilgilendirme ile izleyici yönlendirilmektedir. Böyle cesaretsiz ve iki yüzlü bir yöntemle Atatürk sorumlu olarak gösterilmeye çalışılmıştır.

Örneğin; eğer Türk Radyoculuk tarihinde eleştirilmesi gereken birşey var ise Menderes döneminde hiçbir anten yapılmaması ve radyonun İktidarın Borozanı haline getirilmesi olmalıdır.(Alıntı-3) Ancak bu arkadaşlar bunları yok sayıp bugünlerden geriye giderken o tarihleri es geçmektedirler...

Özetle bu video'yu yapanları, emeği geçenleri ve paylaşanları takdir etmiyorum. Ayıplıyorum!

Tunç

Ayrıca http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/1219/ linkindeki yorumları olan arkadaşların yazdıklarınızı da okumanızı tavsiye ediyorum.

http://www.dostlukmerkezi.net/forum/showthread.php?t=20518 linkinde 1 Kasım 1934'te Atatürk'ün TBMM açılışındaki konuşmasında neler söylediği ile ilgli paragraflar konu ile ilgili bilgi vermektedir.

''İnsanları yanıltma bu bir emirdir'' isimli yazıyı okumanızı da ayrıca tavsiye ediyorum. Bu yazıda geniiş ayrıntılar ile konu hakkında açıklamalar yapılıyor.

Alıntı-1:http://www.istanbul.edu.tr/4.boyut/cumhuriyet/dosyalar/nese_kars.htm
Alıntı-2: http://fikirizleri.blogspot.com/2008/11/insanlari-yaniltma-bu-bir-emirdir.html
Alıntı-3: http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_radyo_ve_televizyonun_ge%C3%A7mi%C5%9Fi

Perşembe, Mart 19, 2009

Zeka Testi

Biraz önce çok özel kanallardan elime bir IQ testi ulaştı. Turkish IQ Test v1.0 diye anılmakta kendileri... Bu IQ testi ve diğer bir sürü IQ testi anket vs sonuçlarının doğru olmadığını, güvenilir olmadığını, karşılaştırılabilir olmadığını düşünüyorum. Ama hazır elime geçmişken bir deneyeyim bakayım ne olacak dedim.

Çözdükten sonra sonuçları beklerken gördüm ki tüm test süresince terbiyesiz benlen dalga geçip duygularımlan oynadı... Sonuçlar alttaki eklenmiş fotoda görülebilir, iyi seyirler, iyi eğlenceler...

Ekran görüntüsünü buraya koymamın bir sebebi de daha ileriki bir zamanda tekrar çözüp ne kadar zeka geriliği olmuş onu görebileyim ve test'in güvenilirliği konusunda bir yorum üretebileyim diye bir belge olması, tekrardan iyi seyirler, iyi eğlenceler... Zeka Testi 2 başlıklı yazıda görüşmek ümidiyle...

Kimden İstanbul'dan Albüm

Cumartesi, Mart 14, 2009

Kral Çıplak

Hikayeyi bilmeyen var mı bilmiyorum, ama bu yazıyı okuyabilen bir kişi bir arama motoruna Kral Çıplak yazıp aratırsa kolayca bulup okuyabilir.

Memlekette uzun bir süredir devam eden ''yolsuzluk, usulsüzlük'' tartışmaları gündeme oturdu. Bu konuda bir fikir sunumu okuduğunuz; bazı konuları birbiriyle ilişkilendirip fikir zenginleştirilmesini bekliyorum...

Mevcut durum insanların içinde bulunduğu uyuşukluktan uyarılması gerekliliğinden başka birşey değil. Yapılması gereken[beklenen] herkesin inanacağı masum bir çocuğun çıkıp ''Kral Çıplak!'' diye bağırması... Ne ilginçtir ki bahsettiğim çıplak krallar örtünmeyi sömürerek başa geldiler. Umarım beklediğimiz ufaklık kısa sürede ortaya çıkar...

Nice Sözler Duydum

Aynen başlıktaki gibi; nice sözler duydum, böylesini duymamışım. Eğer duysaydım kesinlikle kaynağını öğrenir, tam anlamıyla bellerdim.

Bu sözleri dile getirmemin sebebi alttaki alıntı;
''Eylem ve vicdan genellikle uyuşmazlar. Eylem, ağaçtan ham meyveleri toplamak isterken, vicdan onları gereğinden çok olgunlaşmaya bırakır, ta ki yere dökülüp ezilinceye kadar.''
Kaynağı emin olmasam da Niçe olarak dillendirilmekte, şahsım tarafından buna inanılmakta ve bu sebeple de başlık üstteki şekilde meydana gelmekte...

Sözün beğenilmesindeki sebep ''Eylem ve Vicdan'' arasındaki dengeyi iyi kuramayan ve genellikle meyvelerin yere dökülüp ezilmesi gerçekleşene kadar vicdanının etkisinde kalanlardan olmamla alakalı. İçinde bulunduğum çeşitli durumlardan -mesleki, sosyal, ticari vd.- buna örnek çıkarabilecek olduğumun bilinci ile buraya bunu kaydediyorum. Tembellik, kendinden emin olamamak veya çekingenlik nedeniyle birçok insanın da düşüncelerini dizginlemekte ve isteklerini ertelemekte[sahip olduklarının esiri] olduğunu biliyoruz. Daha da kötüsü şahit olduğu ve karşılaştıkları keyifsizlikler karşısında bunları içine atıp susan tepkisizleşen insanların etkisine gün geçtikçe bizlerde katılıyoruz...

Günümüzde ''Sahip olduklarının sana sahip olması'' şeklinde kapital sistem eleştirileri veya ''mahalle baskısı vb. gibi'' sosyal ilişkilerin eleştirisi olarak karşımıza çıkan bu durum güncel sorunların aslında içsel bir dengesizlik[:)] neticesi olduğu konusunda fikir veriyor. Bu durumda ekonomik veya sosyal sistemlerin etkileri olduğu inkar edilemese bile asıl problemin onlar olmadıkları konusunda düşüncelere destek ve hatta kaynak olmakta... Hazır bahsi açılmışken ''Sahip olduklarının sana hükmetmesi'' ile ilgili fikirler barındıran Fight Club filminin izlenmesi bu konuda düşünce belirten kimi fikir paylaşımcıları ve Zardanadam'ın Neden Dedim Kendime isimli şarkısı şahsım tarafından işte tam burada tavsiye edilmekte...

Yakın zamanda Nitçe'nin adını doğru yazmaya başlamayı ve okuduğum kitapları ile ilgili paylaşımları yapmak dileği ile;
''görüşmek üzere!''

En Son Yürekler Ölür

Birçoklarının bildiği gibi ben FikriMühim birisiyim. Bu durumdan dolayı yeni çıkmış ürünlerin haberleri ve tadımlıklar gönderilmekte, yeni çıkan projeler hakkında fikrim anketlerle toplanmakta, ilgimi çeken kitaplar hediye edilmekte vs vs...

Bunun dışında son gerçekleşen hadise Altın Kitaplar serisinden çıkmış olan Canan Tan imzalı ''En Son Yürekler Ölür'' isimli kitabın ilk kısımları bir link aracılığı ile okumama açıldı. Bu link'i de ilginizi çekebilir diye sizlerle paylaşıyorum.

İnternet aracılığı ile satın alınan kitaplardaki Önsöz, Giriş veya İçerik kısımlarını okuyamamak bence büyük bir eksiklik. Bu tür bir uygulamanın bu konuda tereddütleri yok edemese bile azaltacağına inanmaktayım...

Haydi iyi okumalar...

Not: Eğer siz de Fikrinizin Mühim! olduğuna inananlardan iseniz bu yazıda altta göreceğiniz, diğer zamanlarda da yandaki rafta duracak olan balona tıklamanızı tavsiye ederim.

Fikrimuhim.com

Cuma, Mart 06, 2009

Kırmızı Giy

Bobiler.ÖRG'yi duymuşsunuzdur; Paint'ten en ala programlara kadar çeşitli görsel manipulasyonlar ile insanları eğlendirmeye çalışan bir öğrenci organizasyonu... Issız adam afişi oynamaları ile ilgili bir postadan sonra biraz gezinip kurcalayayım yine dedim. Bu sırada geçenlerde ilgili bir duyuru-reklam girdiğim Becel'in kampanyası ile ilgili bir afiş gördüm ve ikisi birbirinden ayrı kalmasın deyip ekliyorum;



Devamı ve daha fazlası Bobiler.örg'de...

Salı, Mart 03, 2009

Hollandadaki Kaza

Bu günlerde az-çok hepimiz Hollandadaki THY ucağının kazası ile ilgili sonucu merak ediyoruz. Kara kutu çözümünün yarın açıklanacağı duyurulmuş ve Hürriyet Gazetesinin internet sayfasında olay ile ilgili bir Video paylaşılmış burada sizler ile bunu paylaşıyorum. Video'nun görgü tanıklarının tariflerine göre hazırlanmış bir videoymuş. Buruyun;


Hürriyet Video'larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!


Tunç

Kalbini Sev

Excel İletişim Danışmanlığı firmasının daha önceden yolladığı bir postayı burada paylaşmıştım. Bir dondurma firmasının gelirinin bir kısmı ile doğa'ya yatırım yapacağı ile ilgiliydi bu posta; blog içinde biraz arama ile hangisi olduğunu kendiniz bulabilirsiniz. Yapılan herhangi bir bağış ile ilgili belge açıklanmadı-görmedim henüz, ama kendilerine bu konuda inancım devam etmekte.

Aynı danışmanlık firması[neydi adı?] bu sefer gönderdiği posta ile TV izleyenlerin daha önceden duymuş olduğu Becel'in ‘Kalbini Sev Krızımı Giy’ kampanyası ile ilgili destek istiyor. İşin doğrusu benden başka kimler yayınlıyor, nasıl ilan ediyor bilmediğim için biraz ''tembellik yapıp tüm işi bana mı yaptırıyorlar :P''diye düşündüğüm oluyor*. Bu düşünce olsa dahi güzel kampanyaların duyurulmasında yardım edeceğim.

*Duyuru yapanların cesaretlendirilmesi ve gönlünün hoş tutulması için sitede kampanya ile ilgili bir sayfada bu kişilerin duyurulması konusunda -yapılmasının çok zor olmadığını bildiğimiz- bir fikir önerisi firmaya sunulmaya çalışılmaktayım. Hem yeni projelerde referans olarak kullanıp firmaları bu tür çalışmalarda kendi lehlerine cesaretlendirebilirler hem de yayınlama konusunda üşenen ve tereddüt duyanların azaltılmasında ilerleme kaydederler. Nedense işsiz kaldığımda insanlara böyle fikir önerileri sunma konusunda acayip gaza geliyorum :D.]Neyse konuyu fazla dallandırmadan geri dönelim;

Kampanya özünde BECEL'in tanıtımını amaçlasa da yan amaç olarak TKD derneği için gelir sağlanması söz konusudur. Firmanın cebinden olağan reklam masrafları çıkarken yapılan reklam ile birlikte hayırlı bir işe vesile oldukları için ben ve benim gibi düşünebilecek insanlardan destek kazanıyor. Bu adımda uygulanan yöntem; kampanya'ya destek veren kimi ünlülerin daha önce konser vb. zamanlarında kullandığı Kırmızı renkli giyim kuşamlarını bağışlanmasıyla gelişmiş. Bu bağışlanan ürünler Gittigidiyor üzerinden satışa sunulacak ve geliri ile güzide bir sağlık derneğimiz olan TKD[açılımı az sonra!] desteklenecekmiş. İlgili olanlarınız okumaya devam etsin;

Sayın Yetkili [Benden bahsediyor :D],

Türk Kardiyoloji Derneği’nin (TKD) Becel sponsorluğunda başlattığı ‘Kalbini Sev Kırmızı Giy’ kampanyasına ünlülerden destek geldi.

Tarkan, Ajda Pekkan, Sibel Can, Ebru Gündeş, Nil Karaibrahimgil, Yalın, Filiz Akın, Demet Akalın, Hande Yener gibi sanatçılar kampanya için kırmızı kıyafet veya aksesuarlarını bağışladılar. Ünlülerin kırmızı aksesuar ve kıyafetleri dün Sofa Hotel’de yapılan bir sergiyle tanıtıldı.

Kampanyaya bağışlanan kıyafet ve aksesuarlar 25 Mart’ta www.gittigidiyor.com’da açık artırmayla satışa çıkacak. Satıştan elde edilecek gelir, TKD’nin kalp-damar sağlığı çalışmalarına aktarılacak.

Saygılarımızla,

Eda K. Y.
www.excel.com.tr

www.hillandknowlton.com

İlgi gösterin, firmaya yaptığı çalışma için beğeninizi lütfen bildirin. Böyle çalışmaların artması hepimiz için gerekli...

Pazartesi, Mart 02, 2009

Geology; About

About.com'dan Geology başlıklı postada bu hafta güzel başlıklar gördüm, onları hem kendim için hem de sizler için not ediyorum... Bir de Okuyun bilgilenin bakalım... ;)
  • İlki Çekiçler ile ilgili;
Yer bilimciler ve yer ile ilgili biim dallarına yakın olanların işine yarayacak bu aparatların çeşitleri hakkında açıklamalı fotograflar; Burada!

  • İkincisi Göller ve Hidrojeoloji ile ilgili olduğunu düşünenlere;
Derin göllerde yapılan bir sondaj çalışması alatılırken göllerin jeolojisi, çevresel kayıt olarak kullanılması, biyolojik ve kimyasal özellikleri vs'nin özetlendiği açıklayıcı-işe yarar bir yazı; Burada!

  • Üçüncü ise Jeolojik geçmiş ile ilgili;
Paleocoğrafya haritaları ile ilgili 4 adet birçok cizim içeren sitelerin toplandığı bir yazı; Burada!
  • Dördüncü bir link ise Young Geologist Kit ile ilgili;
Burada!


Siteler ilginizi bekler, umarım faydasını görürsünüz, görüşmek üzere.
Tunç

Tekerlek İzi Dergisi 6ncı Sayı

Az önce eşşeğin ikilemi başlıklı yazıyı girerken yanda severek destek verdiğim Tekerlek izi dergisinin 6ncı sayısının yayınlandığını ilan etmişler. Sitelerine girdiğimde şöyle bir metinle bu konuda açıklama şöyle bir açıklama yapmışlar aynen kopyalayıp sizi yandaki dergi fotosuna basarak muhteşem dergiyi okumaya davet ediyorum.

Tunç

6. Sayımız Yayında

Sayın Okurlarımız,

Dergimizin yeni sayısı olan 6. sayı yayımlanmıştır. Dergiyi okumak için yandaki paneldeki kapağa tıklamanız yeterlidir.

Tüm yazarlara ve emeği geçenlere teşekkürler.

Eşşeğin İkilemi

Bolca kitap okuduğum bir dönemdeyim; sürekli aynı şeyleri düşünmek yerine kafama yeni şeyler sokarak bu konuda meşguliyet yaratıp zamanımı daha verimli kullanmaya çalışıyorum. Bunları neden eşşeğin ikilemi başlıklı bir yazıya yazdığım sorusu şu aşamada komik gözükse de açıklamalar ile o komik etki kaybolacak diye düşünüyorum.

Okuduğum kitaplara geri dönersek öncelikle TEMA VAKFI 15.Yıl kitabı diye adlandırılan Anadolu'da İz Sürmek isimli kitabı bitirdim özeti hazırladım, bir ara buraya aktaracağım. Bunun yanında Turgut kardeş ile görüştüğümüz bir günde aldığım ''Bir Bilet Al'' adlı Gizem Altın Nance kitabını da 2-3 günde bitirdim. İnterrail maceraları ve bu tür bir deneyimin kendisine kattıklarını cesurca paylaşıp insanları özendirmenin açık açık ilan edildiği bir kitap. Bununla birlikte son olarak ''Rüyamda Çıplaktım ve ...'' isimli FikriMühim hediyesi olan kitabı okuyorum. Onda seçimler ile başlıklı bir kısımda eşşeğin ikilemi başlığını çıkardığım birkaç paragraf var aşağıda alıntılayı devam ediyorum;
Rahip Buridan'ın Eşeği

...aynı oranda aç ve susuz bir eşeğin iki yanına ot ve su konması durumunda neyi tercih edeceğini düşünerek aramaya var mısınız?

14.yy yaşamış bir ilahiyatçı olan Jea Buridan, bu varsayımsal soruyu ortaya atmış ve olasılık kuramları içerisinde kendine özgü bir yer kazanmıştır. ... ***
Bu üstteki kısım bence oldukça kullanışlı bir bilgi veriyor. Bunu bir yere not etmenin ve paylaşmanın önemli olduğu görüşündeyim. Aynı zamanda alıntıdan yola çıkarak okuduğunuzda aklınıza acaba hangisini yapar sorusunun cevabını aramak gelebilir. Yeterince cesursanız bu konudaki cevaplarınızı yorum olarak yazının altına paylaşmanızı beklemekteyim.

Şimdilik bu kadar, hürmetting,
Tunç

*** Bu yazının başında ve sonunda açıklamalar ve metinler bulunmakta ben ise eşşeğin ikilemi başlığım için yeterli olan kısmı sadece alıntıladım. Diğer kısımları merak edenler bir zahmet kitabı satın alıp okusunlar.

Pazartesi, Şubat 23, 2009

Geo-Quizzes

About.com'da bazı bölümler var. Meslek veya ilginize göre seçebileceğiniz bu bölümlerde hem haftalık bilgi postaları isteyebiliyorsunuz hem de merak ettiğiniz konuları çalışıp kendinize ''Kim 500 Milyar İster'' yarışma programı içeriğinde eğlenceli Quizler seçebiliyorsunuz... Verdiğiniz cevaplara ise alttaki gibi seçenekler için cevapları bulabiliyorsunuz...

Correct!
The 22 May 1960 Chile event had a moment magnitude of 9.5. The Alaska earthquake of 28 March 1964 is the number-2 event, at magnitude 9.2. The Bolivia event of 9 June 1994 is the largest deep quake known, at magnitude 8.2 and a depth of more than 600 kilometers. The "Big One" of 18 April 1906 may be the most significant earthquake for the science of seismology, but not anywhere near the largest.


Testleri görmek ve bilginizi sınamak için sizi http://geology.about.com/od/geoquizzes/GeoQuizzes.htm linkine davet ediyorum... İyi eğlenceler...

Cumartesi, Şubat 21, 2009

Bike Bouldering

Bir video gördüm ki ne acayip... İtalyanların bisiklet piyasasında kullanımda ve ticaretinde neden 1 numara olduklarına yeterli bir açıklama bence; adamlar keyfini sürüyorlar... Özellikle da kapanıştaki şarkı seçimiyle oldukça keyif verici... İzleyin dinleyin...


benito ros italy from bryan higgins on Vimeo.

Perşembe, Şubat 19, 2009

Amaç GiTmekse;

Yavaş yavaş bir tarz değişikliğine gidiyorum. Artık yazılara bir selamlama ile başlama alışkanlığından kurtuluyorum; sanırım bunu eskisi kadar önemsemiyorum... Bu tarz değişikliği ile birlikte çok fazla dağıldığım için birisi düşmek ile ilgiği olan 3 tane taslak yazı arasında sıkıştım kaldım. Aralarından sıyrılıp teker teker çözmeyi umut ediyorum. Bu boşlukta sizler keyifsiz kalmayın diye keyif veren bir yazıyı yolluyorum.

BisikleTEMA projesini aracılığıyla adını duyduğum Gizem Altın Nance'nin bu akşam ve sonraki söyleşileri için kaleme alınmış keyif veren yazı; belki üstünüzden bir yıldız geçer ve bu dilekler size de etki eder... BisikletForum aracılığı ile öğrendiğim haber alttadır. Buyrunuz;

Gezgin Ruhlar için bisikletli söyleşiler devam ediyor

Gezgin Ruhlar, biçilmiş kıyafetleri üzerlerine bir türlü oturmayanlardır. Amaç GİTmekse eğer, bir Gezgin Ruh salondan mutfağa giderken veya pencereden dışarı bakarken paket turla Paris'e gidenlerden daha fazla gezebilir. Ama şu da bir gerçektir ki Gezgin Ruh'ların "herşeyi satıp savıp, başını alıp gidesi" daha fazla gelir.

Maceracılar, bir baltaya sap olmayıp da herkese inat mutlu olanlar bizden çıkar. Takside girmeyenler, araba yerine bisiklete binenler, dev ekran TV için 3 aylık maaşını dökmeyenler, sevgililer gününde sevgiliden postayı yemeyi göze alıp hediye almayanlar bizdendir. Herkes otobanda giderken Gezgin Ruhlar patikalara çıkar. Çizilir dizleri elleri dikenlerle ama çiçek kokuları mest eder, unutturur acılarını. Kendilerini işten attırıp aldıkları tazminatla özgürlüğe "Bir Bilet Al"anlar, bir okyanusun fısıltılarına kulak verip bir okyanusu dost edinenler bizden çıkar, Gezgin Ruhlardan…

Bu satırların yazarı bir Gezgin Ruh çağırıcısıdır. Tüm mal varlığını satıp Hollanda'dan Kazakistan'a bisikletle giden, yel değirmenlerine savaş açan, söyleşiler yaparak Gezgin Ruhlara yola çıkmaları, kendi patikalarını bulmaları için kışkırtandır.

Aslında herkesin içinde bir Gezgin Ruh vardır. Bakalım onu uyandırabilecek misiniz?

İstanbul
11 Şubat, Gezginler Kulübü (4 konuşmacıdan biri olarak)
13 Şubat Cuma, 20:00 Taksimum Cafe, Taksimum (Couchsurfing etkinliği)
19 Şubat Perşembe, 20:00 Nazım Hikmet Kültür Derneği (Zirve Dağcılık etkinliği)
20 Şubat Cuma, 15:00 civarı, Beyoğlu Anadolu Lisesi
26 Şubat Perşembe 19:00, Mavi Kum Kitapçısı, Cihangir
7 Mart Cumartesi, Caddebostan D&R (saati kesinleşecek)
8 Mart Pazar (Dünya Kadınlar Günü), Bahçelievler Metroport AVM (saati kesinleşecek)
14 Mart Cumartesi, Beyoğlu D&R (saati kesinleşecek)

İstanbul dışı
21 Şubat Cumartesi, saat 16:00, Sagüsad (Sakarya Güzel Sanatlar Derneği etkinliği)
22 Şubat Pazar, saat 16:00, Zeytin Kafe (Zeytin Dağcılık Kulübü etkinliği)

Pazar, Şubat 15, 2009

Pedal 4 Progress

Bugün bir siteden bahsedeceğim;[Aslında en azından 4 gün oldu bu satırı yazalı, ama uzatmadan konuya döneyim...][Blog otomatik olarak 15 Şubat'a tarihlendirdi. Oysa ben 24 Şubat 01.45'te tamamladım yazıyı, siz hesap edin ne kadar kopmuşum...]

Nette dolaşırken ilginç bir site gördüm. Bir uluslararası sosyal yardımlaşma sitesi. Yardımlaşma Organizasyonunun adı ''p4p'' açılımı başlıktaki gibi ''Pedal 4 Progress''. Organizasyon Kuzey Amerika'da yerleşik durumda ve insanların kullanmadıkları bisikletleri toplamakta ve gerekli bakımları yaparak okyanus aşırı ülkelere dağıtmayı görev bilmekte... Bu görev bilinci ile bir kazanç ve hedef hayali de gelmekte tabii ki...

Biraz okuma ve araştırma sonrasında bu organizasyonu ve buna benzer birşeyin bizim memlekette de yapılabileceği konusunda düşüncelere kapıldım. Biraz özet geçeyim, belki birileri görür ve bu konuda beraber emek harcamayı önerirler...

Görev bildikleri ve idealleri;
  • Kuzey Amerika'da yıllık 5 milyon'a varan ıskartaya çıkarılan bisiklet bulunmakta ve bunların çevreye daha faydalı bir şekilde kullanılması sağlamak;
  • Gelişmekte olan ülkelerdeki fakir insanların ulaşım sorununa çare olacak bisikletler sağlanarak yardım ulaştırılmak,
  • Bisikletin gelişmekte olan ülkeler için katılımcı fayda sağlayacak etkili bir araç olması düşüncesinin yerleşmesini sağlamak,
  • Bisiklet ve bisiklet parçaları için uluslararası ticari yönetmeliklerin gelişmesinde aracı olmak,
  • Politik temelli destekçiler aracılığıyla motorsuz[çevreci!] ulaşımın faydalarının anlaşılması ve yaygınlaşmasında katkı sağlamak,
diye sıralamaktalar. Bununla birlikte 12/08/1996 yılından bu yana geçerli olan bir politika ile maddelerle sıraladıkları hedefler ilan etmişler. Bu maddeler de aşağıdaki şekilde ilan edilmiş;
  • Kuzey Amerika dışındaki çevreci ulaşım olanaklarının seyrek olduğu yerlerde düşük gelirli çalışanların üretkenliğini arttırmak için düşük maliyetlerle onarılmış bisikletleri kullanıma sunmak,
  • Bu duruma yatkın toplumları yerel çalışanlar aracılığı ile bakım-onarım çalışmalarını kendi kendine hallede bilir kılmak,
  • Bütün Kuzey Amerika'da bisiklet, bisiklet parçaları ve aksesuarlarının geri dönüşümü yapılması için liderlik ve planlamaların yapılmasını sağlamak,
  • Atık sahalarına gömülüp zarar edilen bisiklet ve bisiklet parçalarının sayısını ciddi oranda azaltmak,
  • Çevreci ulaşım ile ilgili yasaların gelişmesine katkı sağlamak ve bisikletin yaygın kullanımı düşüncesini tüm dünyada yerleştirmek,
  • Fakir ve gelişmekte olan ülkelerdeki ulaşım ihtiyaçları konusunda Kuzey Amerika'da bir bilinçlenme hareketi büyütmek,

Bütün ekonomik ortalaması diğer illere göre yüksek olan illerimizde beğenilmeyen bisikletlerini boş yatırıp çürüten tanıdıklarımız olduğu aşikar... Bunların ellerindeki bisikletleri bakım ve onarım sonrasında bazı ticari kurumların desteği ile ihtiyacı olan Doğu ve İç Anadolu ilçelerine ulaştırmak ve kullanıma açmak oldukça faydalı bir çaba olur diye düşünmekteyim. Bunun için de Pedal 4 Progress oluşumu örnek alınabilecek bir yapı ile karşımızda duruyor. Ayrıntılı bilgi için www.p4p.org sitesini ziyaret etmeyi düşünebilirsiniz...Umarım beraber emek harcayabileceğimiz bir topluluk oluşturabiliriz.

Salı, Şubat 10, 2009

Recep Yazıcıoğlu

Merhabalar,

Bugün adını birçok yerde duyduğum ama tam olarak tanımadığım Recep Yazıcıoğlu hakkında birşeyler yazmayı uygun gördüm. Kendisi çok çalışmış, çok çabalamış ve önemli işler başarmış bir devlet adamı... Kendisini araştırırken kendisini anlatan kitapların yanında kendi kaleme aldığı kitaplar olduğunu da gördüm. Başkaları tarafından yazılan kitaplardan önce kendi kitaplarını okumak daha doğru olur sanırım... Bunların adlarını ve arka kapak yazılarını burada paylaşıyorum, umarım kısa sürede kitapları okuyup düşüncelerimi de paylaşmak mümkün olur...

Ayrıca Uzm. Dr. Köksal Papuçcu'nun Adam gibi Vali Recep Yazıcıoğlu kitabı, Birey Yayınevi'nin Recep Yazıcıoğlunun yazı ve konuşmalarından derlenen Sıradışı Bir Vai Söyleşiler ve Yorumlar kitabı, Yazıcı Yayınevi'nin derlemesi olan Vali/Uçan Kuşlar Gülümser kitabı diğer bulduğum kitaplar... Ayrıca bir de içinde bir Recep Yazıcıoğlu röportajı bulunan Dilek Kaykılar'ın Samimiysen Konuşalım kitabı bulunmaktaymış...

Bu aralar ekonomik içerikli icraatlar peşinde olduğumdan bazı yurt dışı yazışmaları yapıyorum, onuda küçük bir not ile buraya not ediyorum; Best Regards,
Tunç

Bu Sistem Değişmeli Alternatif Bir Yaklaşım, Recep YAZICIOĞLU
Birey Yayıncılık, Aralık 1998, ISBN: 975-7849-25-1

Doğu Dünyası olarak bir kaç asırdır her alanda büyük bir çöküş süreci yaşamaya devam ediyoruz. Ekonomik, siyasi kültürel ve ilmi açıdan büyük bir bozulma ve gerileme yaşamaktayız. Doğu Dünyası olarak sahip olduğumuz insan gücünü ve zengin yeraltı ve yerüstü nimetlerini, aynı şekilde zengin tarihi mirasımızı kullanmaktan aciz toplumlar haline geldik. İşte bu toplumlardan biri de hiç kuşkusuz Türkiye'dir. Kendi halkıyla, kendi değer yargılarıyla bir türlü barışık olmayan bir devlet yapısı ve halka rağmen halkı yönetmeye çalışan bir grup seçkinci bürokrat sınıfı, her konuda uzman olduğunu iddia eden ve fakat her defasında açık veren bir aydın sınıfı ve ülkenin birlik ve bütünlüğü adına kendisini "kraldan daha kralcı gören" bir grup iktidar sahibi insanların bu ülkeyi ne hale getirdiklerini son yaşanan olaylarla hepimiz beraber müşahade ediyoruz.
Şayet halkın kendi kendini yönetmesini, kapalı toplumdan açık topluma, fakir toplumdan refah topluma geçmeyi, korkulardan, tabulardan arınmış özgür bir toplum olmak istiyor isek yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı çok iyi tahlil etmek zorundayız.
İcraatları ve konuşmalarıyla herkesin bir türlü anlamakta güçlük çektiği hatta aykırı bir vali olarak tanımladığı Recep Yazıcıoğlu işte bu çalışmasıyla bu anlamda sosyal, idari, siyasal ve kültürel hayatımıza büyük bir katkı sağlayacağını ümit ettiğiniz kitapla sizi başbaşa bırakıyoruz.


Sil Baştan, Recep YAZICIOĞLU
Yazıcı Yayınevi, Aralık 1999, ISBN: 9757045020

Valilik yaptığı Tokat Aydın ve Erzincan illeri hep ismiyle birlikte anıldı. Yaptığı hizmet ve uygulamalar kalkınma planlarında model üniversitelerde tez sayısız program ve makale konusu oldu. Halk O 'nu bağrına basarken zaman zaman da siyasilerin büyük tepkisini çekti. "Radikal"; "aykırı" "süper" sıfatları hep O 'nu anlatırken kullanıldı. Sözünü hiç sakınmadı. Denizde ve nehirlerde dalgalarla boğuşup yamaç paraşütü ile atlarken sağlıklı yaşam programları ile toplumu bilinçlendirmeye çalışırken bir yandan da durmadan sistemi kıyasıya eleştirdi. Bu eleştiriler alkışlarla karşılandığı gibi zaman zaman da kıyametler koptu. Recep Yazıcıoğlu 'na göre sistemin dışında yer alan halkımız sürekli yakınmakta; buna rağmen dayanışma ve sorgulamadan uzakta seyirci konumunda durmaktadır. Herşeyi devletten ve kurtarıcılardan bekleyen hep vermekten ve cennetten bahseden çoğu siyasetçinin vaadlerinden bıkmayan karar aşamasındaki gücünü katılımcılığını benimsememiş toplumumuzun her kesimine yapıcı icraatları düşünceleri heyecanlı konuşmaları ve renkli kişiliğiyle örnek olan Recep Yazıcıoğlu özgün makalelerinden derlenmiş bu kitabında tüm bu gerçekleri çarpıcı bir dille ortaya koymaktadır.

Pazartesi, Şubat 09, 2009

Gezegeni Kaşıkla Kurtarmak

Merhabalar[çikolata parçacıklı, karamelli dondurma tadında],

Aşağıda sizlere bir E-Posta'yı paylaşıyorum. Bu e-posta'yı paylaşmamdaki en büyük neden gönderdiğim bir soruya samimiyetle cevap verme nezaketini gösteren danışman firma yetkilileridir. Ayrıca bilgilendirmesi yapılan ürün'ün Adil Ticaret diye tanımladığı anlayışını da fazlasıyla takdir etmekteyim...

Önce gelen posta, daha sonra da gönderdiğim sorular sonrasında gelen cevap e-posta'sını ilginize sunuyorum... Bu tür bilince sahip firmaların artması dileği ile...

Bu gönderiyi tek posta'da dile getirebilirdim, ancak saygıdeğer bulduğum bir politikaları olduğundan dolayı daha çok yer ayırmak adına 2 ayrı posta ile yer vermeyi uygun gördüm... Birinde[bu gönderi:)], ilk gelen posta diğerinde ise ürünün nerelerde bulunabildiği konusundaki bilgiler sunulmakta; tabii ki ilgilerinize efendim...

Birde sizden küçük bir ricam var, bana bu e-postayı gönderen yetkiliye rahatsız olacağını düşünseniz bile kampanyahakkında dair bir e-posta ile ulaşıp fikirlerinizi iletmeniz... Çevrenin ve sorumluluklarının farkında olan firmalara takdir ve beğenileri ulaştırmanın hepimiz için faydalı olacağı inancındayım.

Tunç

Yetkili e-posta adresi eda.y[bilin bakalım buraya hangi adres gelmeli]excel.com.tr

Sayın Yetkili,

Dünyanın en kocaman parçalı ve en sorumluluk sahibi dondurması Ben&Jerry’s, Chunky Monkey’i hayranlarına iftiharla sunar.

Adil Ticaret’e (Fairtrade) uygun üretilen Chunk Monkey’in satışından elde edilecek gelirin bir kısmı, Ben&Jerry’s ve Doğa Derneği’nin İzmir Gediz Deltası’nda başlattığı ‘Gediz Deltası Koruma Projesi’ne’ aktarılacak.

Projeyle binlerce flamingo ve canlı türü korunacak.

Konuyla ilgili basın bülteni ve görselleri ekte bilginize sunarız.

Gezegeni kaşık kaşık kurtarmak için sizlerin de desteğinizi rica ediyoruz.

Barış, sevgi ve dondurmayla kalın…

Eda K** Y**
Excel İletişim
Danışmanlığı
Hill & Knowlton Türkiye Ortağı
www.excel.com.tr

www.hillandknowlton.com

Cevap Postası; Nam-ı diğer :)

İşte burada,

Gezegeni Kaşıkla Kurtarmak başlıklı yazıyla ilgili, orayı da okursanız sanırım iyi olur...

Sevgiler...

Merhaba Tunç Bey,

Blogları araştırırken mail adresinizi bulduk. Diğer blog sahiplerine de çalıştığımız markalarla ilgili bilgi gönderiyoruz. Öneriniz için de ayrıca teşekkür ederiz. Konuyu marka yönetimine ileteceğiz.

Ben&Jerry’s dondurmasının Bağdat Caddesi ve City’s Nişantaşı’nda mağazaları var. Kanyon Cinebonus ve Meydan Alışveriş Merkezi’nin içindeki cinebonuslarda da var. Market satışları da yapılıyor. Migros, Macro Center’larda dondurmalarımızı bulabilirsiniz.

Bilginize,

Eda K** Y**
Excel İletişim Danışmanlığı
Hill & Knowlton Türkiye Ortağı
www.excel.com.tr
www.hillandknowlton.com

Cuma, Şubat 06, 2009

Tekerlek İzi Dergisi

Merhabalar,

Bugün uzun süredir yayında olan Tekerlek İzi dergisinin sanal bayii'si oldum. Uzun süredir yayında ve yaklaşık 2 aydır da sanal bayii'lik olayına açıklarmış, ama ben farkedememişim. Bugün bir forum aracılığıyla ulaştığım bir bisiklet severin blogunda gördüğüm bu özeliği ben de kendi siteme ekledim.

www.tekerlekizi.com'da verilen HTML kodları ile blogunuza ekleyebileceğiniz gibi benim blogumu takip ederken yandaki dergiden faydalanabilirsiniz. Tamamen gönüllük ve bisiklet sevgisi ile kaynaklanan bu ürüne segi ve saygı göstermek borcunuzdur.

Bu arada www.tekerlekizi.com sitesini görüntülerken Mozilla Firefox ile bazı sorunlar yaşanmakta, explorer ise daha iyi sonuçlar vermekte, siteyi seyrederken bunu dikkate almanızda fayda oldugunu belirtmek zorundayım.

Saygılarımlaa la laaa laa,
Tunç

Pazartesi, Şubat 02, 2009

Kariyer.net neticesinde

İyi günler,

İki yılı aşkın süredir çeşitli kanallardan iş arıyorum. Birçok iş ilanına başvurdum ve bunlar sonucunda bazı çeşitli part-time işlerde çalıştım. Ancak yüksek lisans öğrenimi ve askerlik nedeniyle belki de kestiremediğim başka sebeplerle hiçbir uzun soluklu bir iş görüşmesine kariyer siteleri aracılığıyla çağırılmaya uygun görülmedim...

Kariyer.net'e hizmet kalitesinin hem işveren, hem iş arayan bakımından arttırılması için onların gözüyle bakıp durumu değerlendirecek, sitenin kullanılabilirliğini denetleyecek elemanlar almayı düşünmenizi size tavsiye ediyorum. İyi bir aday olarakta kendimi öneriyorum. :P İş başvuruları yaparken aklıma gelen ve faydası olabileceğine inandığım bazı fikirleri aşağıda ilginize sunuyorum. Umarım faydalı olurlar.

İş başvurularında ön yazı yazmanın önemi büyük deniliyor, ancak bütün kariyer sitelerinde ön yazı yazma sayfası çok özensiz. İğneyi kendine batırmak deyiminin burada akıllarımızda yer etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunlar için Kariyer.net'in dışında Yenibiriş ve Monster'da da bu durum mevcut. İş veren veya firma yetkilisinin gönderdiğiniz yazıyı nasıl göreceğini gösteren bir ön izleme seçeneği ilk olarak iş arayan için ön yazı sürecini kolaylaştıracaktır diye düşünmekteyim. Ayrıca ilanın aranan nitelikler, iş tanımı gibi ayrıntılarının da ön yazı hazırlama sayfasında görülmesinin ön yazıda kullanılacak ip ucları için iş arayana faydalı olabileceğini düşünüyorum. Bu konuda bir düzenlemenin hem bana, hem diğer iş arayanlara hem de kariyer.net'in rakipleri arasından öne çıkması konusunda faydasına inanıyorum.

İş veren tarafından olaya bakıldığında çok iyi bir fikir üretemiyorum, bu konda fazla tecrübem yok :), ancak iş başvurusu sırasında bir genel anket-sormaca cevaplanması gibi seçenekler ile iş verenin işini kolaylaştıracak ve fayda göreceği özellikler eklenebilir diye düşünüyorum. Birçok iş ilanı için yapılan başvurularda, istenilen sorumlulukları fazlasıyla üstesinden gelebilecek iken 2'yıl tecil hakkı olduğu halde, vb... askerlik nedeniyle cevapsız bırakılıyor. Doğru eleman'ın bulunması zor olduğu durumlarda sadece askerlik görevi nedeniyle denetimsizce başvuruların yok sayılmasının hem iş arayana hem de işveren'e dejavantaj olduğunu düşünüyorum.

Bu konuda iş verenlere, iş arayanlara ve uzmanlara [sosyologlara vb.] danışılarak üretilecek çift taraflı bir anket-sormaca ile bu konuda başarıyı arttıran büyük bir özellik kariyer.net'e kazandırılabilir diye düşünmekteyim. Kafamdakileri sizlere bu postayla ne kadar aktarabildim bilemiyorum ama umarım boşa zamanınızı almamışımdır.

Umarım bu konuda bir çalışma başlatır ve faydasını görürsünüz. Çalışmalarınızda kolaylıklar diler, saygılarımı sunarım, :)
Tunç

Pazar, Şubat 01, 2009

Yeni Gönderi

Selamlar,

Bugün tatilin son günü, yarın yeni dönem tüm hızıyla başlıyor yeniden... Güzel bir pazar günü hafif baş ağrısı ile bisiklete binmekten vaz geçip bu blogu yazıyorum...

İlk olarak http://aklimdanevar.blogspot.com blogundan bahstemek istiyorum, ilerleyen zamanlarda da yandaki kısayol linkinden bu adrese doğrudan ulaşabileceksiniz. Madenci arkadaşlarımdan Murat İşgören'in kişisel blog'u. Yaklaşık 20 gündür etkinlikte olan blog şu ana kadar oldukça okunası, takip edilesi bir görünümde... Turgut'a da link vermesini tavsiye eder bu konuyu kapatırım.

Ayrıca blogumda Google'dan sonra Reklam Store'dan da reklamlar ekledim. Google'dan bir cilet parası bile göremeden bu kadar süre reklam yayını yaptığıma göre tamamen yerli bir firmanın yararına çalışmanın sanırım benim için bir zararı olmayacak. Umarım hayırlısı olur :). Diğer blog yazarı arkadaşlarıma da www.reklamstore.com a ilgi göstermelerini tavsiye ederim. Eğer ilgilerini bu linkler aracılığıyla yaparlar ise benim referans olmam sebebiyle bana da %10 gelir sağlayacakları için oldukça memnun olacağım. O sebeple fazlasıyla ilgi gösterin lütfen :).

Bir de sizlere Murat'ın blogunda gezinirken öğrendiğim siteden, televidyon.com dan bahsetmeyi borç biliyorum. Televizyon izlerken bulamadığınız programların adresi olmayı hedefleyen site, gönüllü ve yetenekli olan adaylara'da kapısının sonuna kadar açık olduğunu ilan ediyor. Ben de yaratıcı bir program içeriği ile kendimi göstermeyi şu andan itibaren hedeflemekteyim neyim.

Tunç

Pazartesi, Ocak 26, 2009

Bu Aralar

Merhaba yeniden,

Bu aralar internet bağlantım biraz tırt olduğundan yazamıyorum... Yazmak istesem de hevesimi kaybediyorum... 2-3 haftadır ve özellikle de birileriyle görüşmek istediğimde sorun çıkaran veya farkına vardığım sorunlara teşekkür ediyorum; dertsiz hayatıma dert oldu kendisi... Yine birşey yazasım yoktu ama blog'a arama için adsense uygulaması eklemişken birkaç küçük not düşeyim dedim...

Mis gibi modemi bırakıp tırt bir US Robotics modem'e neden geçtiğimizin hikayesi anlatmaya değer, biraz uzun ve acayip olduğundan anlatmıyorum. Farkındayım çelişkili bir cümle olduğunun ama modem ile ilgili ne zaman kötü birşey söylesem kerata bunu hissedip trip atıyor sanki :D. O yüzden ilgililere yüzyüze görüştüğümüzde anlatmayı tercih ediyorum...

Bu arada 18 Ocak Pazar günü Yalova-Mudanya arası bir bisiklet yolculuğu yaptım. Facebook hesabımda fotoğraflar içerisinde kaydettiğim fotolar ile fikir edinilebilecek türden bir tur oldu. Oldukça keyifli, farklı ve gerilim içeren bu turda aklımın bir köşesinde yerini aldı. ancak bu turda yolculuğa kuru hava lastiği ile çıkmış olmam beni etik olup olmadığı konusunda düşüncelere itti. Umarım bisikletçilik etiği diye birşey var ise buna aykırı hareket etmemişimdir. Yoksa kahrolurum...

Ayrıca dönem bitti dersler idare eder geldi... Zor dersler Bölgesel Jeolojide Seçme Konular CB ve Earth Data Analysis [sevgili EDA :)] BB ve Satalite Geodesy in Active Tectonics isimli sürpriz ders ise AA gelerek beni sevindirik etti. Bahar döneminde de 2 ders alıp tüm derslerimi tamamlamak ve yallah tazyik demek istiyorum...

Son olarakta aldığım ve okumakta olduğum bir kitabı buraya not edeyim. Uzun zamandır alıp okumaya başladığı kitapları bitiremeyen bir hale geldim. Bunda nedenin ne olduğunu bilemesem de okurken sıkılmadığım mevcut kitabı ne kadar sürede bitireceğimi bu ve bitiş yazısı ile takip etmeyi umuyorum.

Yaklaşık 2-3 hafta önce bir arkadaş ile kitap muhabbeti sonrası ilk fırsatta bir kitapçıya gidip Sargun Tont veya Gizem Altun Nance'nin içerisinden bisiklet geçen kitaplarını aradım. Bulamayınca da TEMA 15.yıl kitabı adıyla da anılan Ufuk Batum'un Anadolu'da İz Sürmek isimli kitabını aldım. Kitabı okuması keyifli olduğu kadar çevre bilinci ve ilgisi konusunda fayda sağlıyor... Geçen 2 haftada yaklaşık 50-60 sayfa okumuş birisi olarak ne zaman bitireceğimi ve özetini hazırlayacağımı merak etmekteyim...

İlginiz için teşekkür ederim, şimdilik bu kadar. Texas ve kıbrıstaki Casino'lardaki Poker ve Black Jack anılarımı yine yazamadım, umarım ona da birgün zaman bulacağım... :P

Sağlıcakla kalın,
Tunç

Not: Çok uzun ara vermişim anlaşılan... Sayfa düzeni alışkanlıklarım, paragraf sitilim vs için 3-4 kez tekrar yayınladım bu yazıyı... :)

Yayın Başlığı: Herkese Duyurun :P

Başlık yazıyla çok alakalı değil, Blogger'ın Başlık açıklama yazısıyla biraz laf ebeliği... Gelelim konuya; Bir video ve düşündürdükler...