Pazartesi, Ekim 25, 2010

Bartın'dan bir blog yazısı...

Durduk durduk blog mu yazarık şimdi? Evet...
Referandum, Pekin Paris rallisi görevi vs'yi bile yazmadım buraya. Aslında çok farklı hisler, tecrübeler oldu geçen sürede, çok ilginç insanları tanıdım vs vs... ancak hepsine Bartın'dan uzaklaşma fırsatı olarak bakabildim (not:hepsine demiş miyim?).
Bartın'da acayip sıkılmakta olduğumu not düşeyim dedim. Garip bir kent, ısınamadım bir türlü. Mecburiyetten burada olmak mı keyfimi kaçıran, büyük şehirde büyüyüp buraya gelmenin yarattığı alışma süreci mi, yoksa yakın olmayı umduklarımdan uzakta olmak mı bilemiyorum.
Bartın 50.000 nüfuslu "bir üniversite kadar ?" ama yüzde 70'i yaşlı olan insanların bulunduğu bir kent. Tüm nüfusu İstanbul'da bir mahalle kadar... İnsanları genelde emeklilik modunda ve ölümü bekler gibi bir uyuşukluk hakimiyetinde. Şehiri canlı tutan yazın turistler, kışın öğrenciler ve devlet memurları(ymış). İstanbul'da bisiklete binerken lanetler okuduğum sahil yolu mangalcılarını bile özletecek bir kömür kokusu ve dumanı havaya hakim. Çok istesem de bisiklete binemiyorum bu koku aklıma geldikçe. Toplamda 100km yol yapamadım bisiklet ile 50 gün kadar geçen sürede. Bir de bunu kaldıramazken şehire termik santral [2 tane sanırım] yapılması düşünülmekte "anlam veremediğim şekilde"...
Gelirken beklentilerim de fazlaydı tabi... Bu sebeple büyük beklentilerim büyük hayal kırıklıkları ile karşılanmakta; adet gereği. Süreyle bu sıkıntıların geçeğini ve kendime eğlenceler yaratacağımı hayal ediyor, şehrin güzelliklerini henüz keşfetmediğimi kendime söyleyip inandırmaya çalışıyorum. Umarım bu "şehir" macerasının başlangıcı ile görüşlerim sonralarda değişir.
Şimdilik MaNga'dan Tek yön seçtiğin tüm yollar, Hepsi bir nefestir ve Alışırım gözlerimi kapamaya şarkıları ile korkmakta Running Wild'den Welcome To Hell şarkısını durumumu tahlil etmekteyim. Umarım sonlara doğru Iron Maiden'den Heaven Can Wait'i andıran mod'a girerim.
Görüşmek üzere...
Tunçu

Yayın Başlığı: Herkese Duyurun :P

Başlık yazıyla çok alakalı değil, Blogger'ın Başlık açıklama yazısıyla biraz laf ebeliği... Gelelim konuya; Bir video ve düşündürdükler...